26 Ağustos 1071’de Sultan Alparslan komutasında Anadolu’nun kapısını açtık ve bu toprakları vatan edindik. Dağları, ovaları, şehirleri, ırmakları, gölleri ile ve en önemlisi insan dokusuyla bu toprakları “barış ülkesi” hâline getirdik.
Üzerinde kurduğumuz Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti ile topraklarımızı yeni bir medeniyetin beşiği haline getirdik. Bin yıldan beri de bu toprakları iyilikle, azimle yoğurduk ve ona ruh verdik. 26 Ağustos 1922 günü Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos günü büyük bir zaferle sonuçlanmış ve vatanımızın işgali 9 Eylül 1922 günü son bulmuştur.
Milletçe 26 Ağustos 1071 günü vatan topraklarını büyük bir bedelle aldık; 26 Ağustos günü başlayan Büyük Taarruz ve onu takip eden nice zaferlerle yine büyük bedeller ödeyerek bu topraklarda ebediyen kalacağımızı bütün dünyaya ilan ettik. Nitekim ortaya konulan bu emsalsiz zaferler zinciri, milletimizin barış ve huzur içerisinde onurlu bir hayat sürmesinin yolunu açmıştır. Bu çerçevede geçmişte olduğu gibi bundan sonra da Anadolu coğrafyasında huzurlu ve barış içinde yaşamanın teminatı, geçmişten aldığımız azim, kararlılık ve cesaretimiz olacaktır.